1 Ağustos 2015 Cumartesi

hepsi bitiyormuş. sarma sigaralar, dolu küllükler, tanrının sarıyı yakıştırdığı tüm adamlar...
hatırlarım, ağladığında peçete bitmesin diye kirli sepetindeki atletle burnunu silerdi,
beni yıkadığı mavi leğenin başında kirlileri yıkarken söylenirdi her seferinde, kendine.
geceleri ağlardı annem hep, sırf o ağlıyor diye ağlardım bende. üzülmesine dayanamayacak kadar severdim annemi.
ağlayarak uyuya kalmanın hissini öğrendim dört yaşında, hisler öğrenilebilen şeylerse eğer.
dört yaşında camdan bakıp arkadaşlarının eğlendiğini izlemek, izleyen olurdum hep. bir kaç kere gitmeyi denedim ben gidene kadar birilerinin ailesi çağırıyordu ya da hava karardı diye evlerine giderlerdi. ama ben her seferinde boş sokakta bir başıma kalırdım. küçük ayaklarım yerdeki taşların içine sığardı, çizgilere basmadan yürürdüm. 
ayakkabı numaraları büyüyor, acıların hepsi bitiyormuş. bir önceki sıradakinin habercisi oluyormuş.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder