3 Nisan 2016 Pazar

müziğin sesi sonuna kadar açık, ve şarkıya eşlik etmeye çalışan adam şarkının bir adım gerisinden şarkıya eşlik edip tüm melodinin güzelliğini yiyor. kafamı gitarın telleri gibi sallıyorum, açık pembe hırkam ve siyah ojelerimle ortama ayak uydurmaya çalışıyorum. ortam, ortamda kağıtlar yazılar yazılmak için değil içine çiçek koyup çiçeklerin ölümünü hissetmek için. gördüğüm her varlık için bir çiçek ekiyorum ve tanrının kafası güzel olsun diye tüm çiçek tarlamı kağıtsız ateşe vereceğim. tanrı bu kadar kötü çocuğuyla uğraşırken ne kadar yorulmuştur, sevgili babacığım. bazen yaşadığım şeylerin gerçek mi yoksa hayal mi olduğunun farkına varamıyorum, saç diplerim ıslak ancak ben bunu balkondayken hissetmek yerine yastığa kafamı koyduğumda hissediyorum. balkonda rüzgar yüzüme vuruyordu. acaba hissetmedim mi? acaba ben o gün o adamla sarılarak mı uyudum, uyuyan ben miydim bunların hepsi bir hayal miydi? hayal gücüm bu kadar yüksek diye belkide böyledir, hayallerim o kadar gerçekçiydi ki her zaman. yaşadıklarımı da hayal diye görmeye başladım. saçlarını örüyor kadınlar, ne kadar güzel kadınlar bunlar. kadınlar neen bu kadar güzel ve oyunbaz, erkekler neden bu kadar saplantılı. erkekler çok saplantılı. kendinde kurtulabilmiş erkekler var sayemde, artık daha güzel bir erkek, artık daha sevgi dolu. güzel bir çocuk büyüttüm. ben onu bana değil, dünyaya yetiştirdim. acısını her anımda yaşıyorum. benim küçük fidanım, küçük fidanımda açan çiçekler kurutularak bir kağıda girdi. biraz tat verdi dilde kalan sarılığa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder