29 Mart 2016 Salı

Bir hafta önce, tam kendime gelmeye başlarken "erkek arkadaşın var mı?" diye sordu. Çok yumuşak sesli bir kadındı ve ellerini ellerimden hiç ayırmıyordu. ayılmaya başlamamdan kaynaklı sürekli verdiğim klasikleşmiş cevabımı verdim. Yüzümü yıkamaya gittiğimde, yanımda daha önce hiç görmediğim bir kız vardı gülümsüyordu. Benim iyi hissetmem için yapıyordu bunu. İnsanların o korkuyu atmaları ve üzerime gelmemeleri için bende kendimi oldukça sıkıyor bir an önce bu yaşanılanların unutulmasını istiyordum. Hiç istemediğim bir yerde ben vücudumu bırakmak için çabalıyordum. Elimdeki biriktirdiğim suyu yüzüme döktüğümde, fark ettim ağlamıştım. Yüzüm yanıyor, gözlerim kızarmıştı. Sesini beğendiğim kadının cümleleri geçip duruyordu beynimde. Aklıma çok sevdiğim bir adam geliverdi. Latif`i yıllardır seviyorum. Sevmek, artık insanların iğrençleştirdiği bir sıfat ben onu sevmiyorum. Onun varlığını hissediyorum. Aklıma gelince öyle, mesafelerin varlığına sövüp gecenin üçünde çıktım yola. Ben ne deli karıyım aslında. O ne deli bir adamdı. Onu görmem gerekiyordu. Ben onu sevmiyordum, aşık değildim ama geçmişimdeki bütün güzel hisleri bu adama yüklemiştim ona, kendime sarılmaya, sarılıp uyumaya ihtiyacım vardı. Tüm iyiliklerim duvarındaydı, küçük yastığına ağladım gizlice ve gözyaşımın da onda kalmasını istedim. Bir çok ben, onda kalmalıydı. O bana sarılıp uyuyabilecek bir adamdı ben ışıksız olmak isterken onun öğrettiği gibi.gittim, gitmek zor değilmiş. Gitmek güzelmiş... Şu siyah beyaz balıklar gibiyiz, bazen yer değiştiriyoruz ama birbirimizden başka yöne yüzmüyoruz. O yanımda olsa da olmasa da bağlılığım baki, en özümden sevgim bu. Ve bu sevgi bana kendimi getirecek güçte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder