6 Mayıs 2016 Cuma

kalbini küçük bir su birikintisine atıp hızlı adımlarla uzaklaştı. ve küçük bir çocuk küçük ayaklarıyla dalgalar oluşturdu o su birikintisinde bunu oyun haline getirdi ve defalarda kalbini parçalarına ayırana kadar zıpladı. tekmeledi. izledim, hepsini şu küçük pencereden izledim. ışıktan daha aydınlık şeyler giriyordu odama. ve ben odamdan çıkmak istemiyordum ancak karanlıktan görebilirdik aydınlığı. gördüğüm tek şeyin aydınlık olması korkularımı yenmeme de yetiyordu. hırkalarımın kollarında kurumuş sümük kalıntıları var. yakalarımda beraber uyuduğum adamların salyaları. ağzımda ertesi güne kalmayacağını bildiğim tatlar. ne çok roman karakteri var aşık olunacak. kitap okumak kendi kendine kendini tatmin etmek gibi. aklını kaybeden anneme sarılıp uyumayı özledim, aklını kaybeden kadının aklını kaybeden kızı. terk eden adamların kadını ve küçük kedilerin annesi. tek gözü kör küçük siyah kedi, sabaha kadar uyumadığım beslemek için. intihar et öyle birine dönüşürsen diyen dostlarım. dostluğun başlangıç tarihi yoktur. biriktir hepsini, hepsini biriktir bir çuvalın içinde ve şehrin en yüksek binasından aşağı at. sırtımda bir üşüme, parmak uçlarım soğuk ve yüzüm. en çok yüzümde hissediyorum bunu. "sen güçlüsün zaten" cümlesini söylediği görüntü gözümün önüne geliyor. ayak baş parmağımla klozetin deposunu dolduran musluğu kapatıyorum. sigara dumanı üzerime geliyor. eski sevgilimin yazılarımda sigarayı çok kullanmama eleştirmesi geliyor aklıma. benim sigara içmeyecek kadar iyi sevgililerim olmuştu. küçücük ve mutluluk taşıyan bir adamdı. herkese iyi dememem konusunda uyarıyorlardı beni. insanlarda iyilik aramak içindeki iyiliği de öldürürmüş, güzel ölüyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder