24 Şubat 2016 Çarşamba

güzel bir ritim var, kulaklarımda. başımda bu ritimde sallanmakta. saçlarım bağımsızlıklarını ilan edip dans etmek istiyorlar. sadece bunlarda değil, vücuduğumun her yerinde dolaşan paylaşılmışlık, gövdemin bir yerindeki merkezinin ritminden çıkmış, kulağımdan bedenime giren ritme ayak uyduruyordu. adam ayak parmaklarıyla davulu çalıyordu, kadın elindeki bardağa tırnağıyla kemandaydı. bir kaç insan oldukları yerde sallanıyordu, güzel gitar telleri olmuşlardı. gitarın ne kadar itici bir müzik aleti olduğunu varlıklarıyla bana hatırlatmışlardı. bir an için kendimi tüm ritimlerin içinde, hatta ritimleri içimde bulduğum için iticilikleri görmezden gelme kararı almıştım bu gece. balkona çıktım, gitarın la teli olarak. lala lalala... gökyüzü, aman tanrım bu ne kadar muazzam bir gökyüzü. içinde bir sürü kedi var, ve bize göz kırpıyor. yaşasın fosforlu kedi gözleri, yaşasın yıldızları yaratırken karanlıkta yeryüzündeki kediler korkmasın diye gökyüzüne kedi gözü koyan tanrı! gökyüzüye ne çok anlam vermişsin tanrı, benim ciğerimden çıkan duman başka bir bedene giriyor. şurada duran kadının bedenindeyim, bardaki adamın sigara dumanı benim ciğerime tutunmuş bir siyahlıkla. bir bebeğin nefesini çalıyorum, otobüsteki tacizci adam nefesimi içine çekiyor. kötülüğü de taşıyor mu hava? yok, yok hayır kötü düşüncelere yer yok. hem ben mutlu suratımı takınmadım mı bugün? mutlu insanlara, mutlu insan olmaya!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder