16 Şubat 2016 Salı

güzelin kötü oluşuna her zaman inanmışımdır. Güzel başlayan yazlar, haplarla biter. Güzel başlayan işler aksilikler tekerine yapışır. Güzel hissettiren ilişkiler rezaletle sonuçlanır. Tam biri için güzel bir şeyler yapacakken hayatının ne kadar kotu olduğunu yüzüne vurması gibi. Kadın erkek fark etmiyor, tüm kadın ve erkeklerden nefret eder hale geliyor insan. Ben küçücük bir odanın içerisinde güzel hisler yetiştirmek istiyorum. Saçlarım büyüsün çiçek açsın. Güzel filmler izleyeyim penceremden ve daha fazlasına ilişmeyeyim istiyorum. Ne alkol yardımcı olur bir insana katlanmaya ne sigara seni sakinleştirir. Antidepresanlarıyla yaşayan bir kadın olacağım ben. Saçları pembe, yüzü çirkince buruşmuş, elinden sigarasını cebinden haplarını ayırmayan bir kadın olacağım. İnsanlar birbirlerini ölüme hazırlar, her tanıdığımız insan bir nevi celladımızdır. İnsanların birbirlerini her gün öldürdüğünü görüyorum, çocuğumu öldürdüm be mesela. Çocuğumu daha şimdiden öldürdüm. Mutlu olmayı öğrenemedim, ona mutlu bir hayat nasıl yaşanır öğretemeyeceğim, o şimdiden ölü bir bebek sayılır. Umarım beni affeder kendi çocuğum. Ben annemi affediyor muyum cidden? Peki ya babamı? En son sevdiğim adamı? En son sevdiğimiz en çok sevdiğimizdir her zaman. Bay e.k.'yı affediyor muyum ben? Bay e.k. O kadar uzun bir bekleyişti ki. Neyse tanrı babayla bir anlaşma yaptım. O bana küçük bir oda verecek ben tüm cellatlarımı affedecek onlardan af dileyeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder