15 Temmuz 2015 Çarşamba

karanlık çürük duvarlar, nemin kötü kokusu üzerinde,
vurulur tenime,
titremiş ellerimde kurumuş kan lekesi,
ismini saklar çalıntı lambanın cini.
fısıltıyı vesvese beller,
ismini fısıldayamaz ademoğlu,
zamanın geçtiğini gardiyanın topuk seslerindeki değişimden anlayacak kadar beklemiştir sonu.
içinden kendine bile söyleyememiş, sonunda ismini unutmuş garibanın eni.
bir çift ayak görmüş, bir çift cilalı ayakkabı.
gözünde bir parça kumaş sadece, üşüyen bedenini örten.
kan tadına alışmış dudakları konuşmaya korkar,
nerede o oturduğu yerden düşünüp pastasını yiyen adamlar?
acıdan kıvranırken asi bedeni inleme seslerini duyan olmadı,
ya da duysa da duymadı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder