2 Temmuz 2015 Perşembe

temmuz ayının hayran bırakan cürretkarlığı.
yol kenarındaki pembe kusmuğun gösterdiği sevişememiş şirin mideli çirkin adam.
siyah beyaz fotoğraflarda bana gülümseyen dudağındaki sigara.
nefes çorak bir su birikintisi,
popomu yediğini hissettiğim meydandaki bankın manzarası,
çöplükte bulduğu parmakları kesilmiş eldivenlerle ellerini ısıtıp çizen, aç ressamın ucunu çakıyla düzelttiği kaleminden.
sarışın bir adamın kedi sevmesi, kedinin cezbedici yürüyüşünden mi?
gerçek dostların yirmi iki günden fazla bekletmemesi, yirmi ikinin güzelliği değil mi?
perdeyi tutarak iki parmağının arasında ilgimi dağıtmak için sallayan rüzgar,
erkeklerin sadece üç parmak kalınlığında olduğunu öğrenmiş midir kadınların sesinden?
merdivenden oturmuş cenazesini bekleyen adamlardan, yeni doğan bebeğini görmüş müdür gözlükleri olan,
tanrı ölünce de gözlüğe izin vermiş midir?
duvarlara yazı yazınca mutlu mu oldu delikanlı, kuralları yok etti mi öylece, biçimsiz, ucuz yazısına bakıp utanması gerekirken.
eve girer girmez tüm ışıkları yakmak, moda mı filmlerden sonra ve kadın sadece özendiği için mi açık bıraktı sivrisinekleri davet eden evinin ışıklarını?
sarhoş olmaktan sıkılmış mıdır adam, yoksa parası olmadığını mı kabullenmiştir, kabullenişler bira kadar iğrenç değil midir?
bira iğrenç midir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder