5 Haziran 2015 Cuma

camdan yansıyan yüzün,
turuncu bir gökyüzünün önünde.
ikinizin yüzü de birbirinden güzel.
eğer bir gün turuncu gökyüzü görürsen,
yanıyordur bir yerler.
yangın vardır, göğü renklendiren ötelerde, içinde ve yüzünde.
ilham perilerim kaçmadan cümlelerimi toparlmalıyım, değil mi?
kül döktüğüm bardakla meyve suyunu içtiğim bardağı aynı yere koymamalıyım.
müziğin sesini o kadar açmamalıyım.
o kadar çok adamı etkilememeliyim, istemeyerek.
sigara kokan parmaklarımdan tiksinmemeliyim,
tiryaki olmama çelişecek şekilde.
annem aradığında açmalıyım.
sıkılmamalıyım her şeyden,
üzmemeliyim sevenlerimi.
sızlanmamalıyım.
büyük harf kullanmak mı?
yok büyük harflere her zaman düşmanım.
onlar benim için kusur, buradan geliyor belki kural tanımamazlığım.
dualarıma küçüklüğümde öğretilen şekilde başlamalıyım,
anneme, babama, milletime, devletime...
yağmura fon müzik bulmalıyım her zaman,
suyun yere düşerken çıkardığı ses yetmiyormuş gibi.
aydın mı olmalıyım gerçekten, insanların gözünde,
kendimi aydınlatamamışken daha.
insanlar her zaman zekice bir şey düşündüklerini zannederler,
insanız, var sayarız, kendimizi görürüz çeşitli aynalarda.
gündüzleri ışık açtırmamalı, geceleri de ışığı kapattırmamalıyım, öyle istiyorum diyerek,
karanlıktan korktuğumu söylememeliyim cesurca.
hem korktuğumuz bir şeyi cesurca nasıl söyleriz ki.
herkesin hayatında olmasını isteyeceği o kadın olmalıyım,
sonra insanları üzemeyecek kadar vicdanlı olduğum için yorgun düşmeliyim.
annemin duygusallığından şikayetçi olup,
sadece ona sarılarak ağlamalıyım açıklama yapmak istemeyerek.
ve onu özlemeliyim çocukluğumda beni bırakıp gidecek korkumu hatırlayarak.
gözlerim dolmalı.
hem zorunluluk olmalı hayatımda, meli malı eklenmeli eylemlerime,
"zorundayım" demenin daha zorunda olmayan yolu.
yazmalıyım,
bir şizofren olmamak için her gece ağlayan.
içimde ne varsa öyle böyle yazmalıyım, içimdekileri tüketmeden.
insanların yorumlarını duymadan.
hem ne gerek var insanlara?
hepsi bir saman yığını değil mi?
bulsam saman balyası olmayan adamı, saatlerce karşıma alıp konuşsam.
nerede öyle adam...
çakmağı tek çakışta yaksam.
balkondaki iki sandalyeyi kaldırıp atabilsem,
olmayan ailem için koyduğum.
insanlar dokuz saniye sarılınca güven bağı oluştuğunu bilerek sevişse.
araba seslerini kısabilsem.
çıkıp gelebilse sarılınacak adamlar, siyaha boğulmuş şehirlerinden.
turuncu gökyüzüne gelebilse.
babam gibi adamlara aşık olmayı bıraksam,
tanrı babanın bana bahşettiği adamı sorgulamadan.
can kazazın biraz şarkısını tüm yazı boyunca başa sarmasam mesela.
torunumun çocuğuna tavsiyeler yazmasam,
çocuk doğurmayacağımı bildiğim halde.
insanlar beni çözmeye çalışmasa, o ufak beyinleriyle.
benimle karşılaşma süsü vermek için beni takip edip karşıma çıkmasa beynini kullanmaya çalışan küçük adam.
kendimi bu kadar üstün görmesem, portakalın vitamini olarak kaldığımı bilerek.
boğazımızda tatlı bir yanma hissi bıraksın diye meyve suyuyla karıştırmasak alkolü.
hem erkek adam sek içer oğlum.
din adamlarının alkolü yasak, sigarayı nimet olarak saymalarına gülsem.
bir ddereye atsam tüm insanları,
hissetseler bir damla su olabilmeyi,
etleri başka insanların etlerine değerken.
bir rahibe temizliğinde ölsem,
sevişmeyi hep merak eden, rahiple.
ezan okunurken vicdan azabı çekmeyi hiç bırakmasam.
son günlerimi yaşasam bu şehirde,
paramparça hissederken kendimi.
parçalanarak kaybolmak daha iyi değil mi?
yavaş yavaş, acısını çekerek
her parçam için yas tutacak vakti bana tanrı bahşetmişken.
acılarımın keyfini çıkararak.

5 yorum:

  1. Herkes anlayamaz, anlayan sever.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. mutlu eden cümleler, sağ olasın.

      Sil
    2. Adalet iyilerin mutlu olmasını gerektirir peki adaleti sağlayacak olan kimdir? Hakeden mutlu olsun güzel düşünceler..

      Sil
    3. insan elindeki adalet dünyanın intihar etme sebebi, tek sıkıntısı cesareti olmaması. mutlu eden adalet akıl sır ermez dedikleri düzeninden.

      Sil