30 Haziran 2015 Salı

titrek ayaklarından nefret eder,
fantezilerinden birinde fark ettiği deprem durgunluğu sayesinde, geceleri yatağına bağlar ayaklarını.
acizlik o ya, nasıl fark etti kadın üstündeyken bunları.
ışığın çokluğundan rahatsız olur, gözleri uyku halini sever hep.
karanlıkta yolculukları sever.
bir kaç nokta görür kayıp giden, arabaların gözlerinden ışık nasıl çıkar diye merak etmiştir hep küçükken.
bitirilmemiş yarım bardak kötü kokan meyve suyudur,
meyve suyudur ya, rakıyı boş vermiştir, şarabı boş vermiştir.
sakilik yapmayı özlemeyi istemiştir, ki "saki" kelimesinin anlamını bir şarkıdan öğrenen bir herife sakilik yapmak ne kadar güzeldir?
kırmızılı beyazlı sofra bezini alıp kafasına göre piknik yapmak istemiştir evin dört köşesinde.
evi olmadığını hissetmiştir belki, bir büfeden aldığı krakeri kemirirken.
camdan kendisini izlemiştir önce, hayran olduğu yüz kıvrımlarına bakmaktan bıkmayan tavrıyla,
sonra göz ucuyla etrafındakilere bakmıştır, afyona ulaşmak üzereyken.
bozkırına kurban olduğumun yabanı, ne seversin yaralarla kaplarken beni.
içimdeki dert benden öte dedirtirsin ya adamına, dağ yaparsın bozu, kırı.
denize ulaştırmazsın sarı saçlarından.
adamın içi ölür, adam dediğin her gün nefes alarak ölür.
adam dediğin nedir ki, hepsi sonunda bozkıra gömülür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder