26 Ekim 2015 Pazartesi

Ağacın arkasına gizlendi kırmızı montlu kadın.ve ben bugün bir kadının yüzündeki itici ifadeye çağrıldım.
insanlar sevişiyordu köprülerde,
yıldızlara bakıyordu kadın.
yıldızlar güzeldi.
şarkının fonunda birileri bana sesleniyordu.
kal dedim küçük kızıma.
gidersen savaşmak için toparladığın gücünü kaybedecek ve kaçacaksın.
insanların beyinleriyle savaşamam anne dedi.
kızım yorgun düşmüş,
kızım kırmızı montunu giymiş valizini hazırlamış, yolun karşısında beni görmesini engelleyecek bir ağacın arkasında gitmeyi bekliyordu.
küçükken yıldız sandığım sokak lambaları uzaktan parlıyordu.
ötede yürüyen adamın sigarasında kaydı bir yıldız.
ben bir metrekare bile olmayan balkondan el sallamaya çalışıyordum.
kadınlar garipti, erkekler mide bulandırıcı.
ben küçük prensin koluna girmek ve onunla yanyana yürümek arasındaki ince çizgide uyuyakalıyordum.
bir adam sigara külünü attığı denizden balık istiyordu.
bedenim kendini yerden yere atıyordu.
benim küçük kızım tüm bu insanlardan kaçıyor,
ben bana bakmamasına rağmen ona el sallıyordum.
adamlar bana ben adamların haline gülüyordum.
acıtıyor.
üst geçitten aşağı sallandırmış kendini,
ölmek ya da ölmemek.
son seçeneği kimse umursamıyordu, ölememek.
uyku ilaçlarına sarıl kadın.
o adamın seni hak etmediğini gör.
acınacak halini haklı çıkarmak için debelenip durma.
benim kızım kaçtı,
senin çocuğun karnında nefessiz kaldı.
hayallerin bir kordona dolandı.
için içinde yandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder