31 Ekim 2015 Cumartesi

ikimizin sığabileceği genişlikte bir koltuktu. yanına yatmam konusunda ısrarcı görünmek istemiyordu, ama yanına yatmamı istiyordu. ısrarcı olmak  ona kendini kötü hissettirecekti. yattım. kolumu, o omzuma yatacak şekilde boyun boşluğuna yerleştirip saçlarını sevmeye başladım. kokusunu sevmedim, sanırım bu sıralar sevdiğim başka bir koku var. sevdiğim de denemez, alıştığım. saçları uzun ve ince telliydi, pofuduk bir kediyi severmiş gibi sevdim. tüm sokak kediler benim evladımdı. sıkıca sarıldı bana. bana ne çok benzediğini düşündüm o sırada. içimde bir yerde onun gibi sevilmeyi bekleyen korkak bir çocuk vardı, yine içimde bir yerlerde eski bir tahta tabureye oturup sigara içen buruşmuş kadına sarılmak isteyen. acıdım kendime. bana en çok sarılmasını istediğim insanlara sırtımı dönüp uyuma kararı almıştım. belki de o yaşlı kadının iğrenç biri olduğuna inandırmaya çalışıyordum kendimi. bir adamın kötü bakışları yüzünden uykularımı kovalıyordum başımdan, kötü bakışlar, acıtan sözler... hepsini tekrar ediyordum içimden. idamına dakika sayıyordum adamın.

adamı düşünmekten çabucak sıyrıldım, aslında o kadar da önemsemediğimi fark ettim o anda. bu umursamaz tavrım hoşuma gitti, dudak kenarından bir gülümseme belirdi yüzümde. gurur duymakla acımak arasında bir yerdeydim sanırım ama kendime tebrikler yağdırıyordum. karnıma koyduğum elimle başımın yanında kalan sehpayı yokladım. sigarayı buldum, onu rahatsız etmemek için paketi ağzıma götürüp dudaklarımla çıkardım sigarayı ve serçe parmağımla tutmaya çalıştığım çakmakla sigaramı yaktım. başını kaldırıp bakar gibi oldu. ama sonra vazgeçmiş olacak ki biraz daha sıkı sarıldı. bir elim boyun boşluğunda, diğer elimde sigara ben tavana doğru giden dumanları izliyordum. bir adam bana sarılmış ben onun saçlarını seviyordum. erkeklerde böyle mi hissediyor diye düşündüm, filmlerde gösterilir sevişme sahnesinin hemen ardından bir erkek benim şuan ki duruşumla sigara içiyor olur. o erkek karaktere benzemiş olmak biraz daha mutlu etmişti beni. beni bırakma tarzında adama sarılan saf kadın olmaktansa umursamaz tavırların sanki babasıymış gibi davranmak beni daha çok tatmin ederdi.

altıncı sigaramdaydı sanırım. ne düşünüyorum ben bu kadar diye sormuştum. yanımdaki adamla konuşmak yerinde her an yanımda hayaletini gezdirdiğim içimdeki adamla konuşmayı tercih etmiştim. ve ben ikisine de hiç dokunmamıştım. düşünmek ve hayaletlerle konuşmaktan öteye gidemeyeceğimi gördüm, acıdım, gurur duydum. kendime bile kararsız ve can yakıcıydım.

yedinci sigaramı içtim. küller halıya dökülmüş hatta nokta şeklinde bir yanık var. bizim evin halısı olmadığı için o kadar da kafama takmıyorum. "gerçekten üzgünüm"lerle günü kurtarabiliyor insanlar. bende onlara ayak uyduruyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder