3 Kasım 2015 Salı

ah güzel dünya!
sen kalk çırpın merdiven altlarında.
ve karşıma geç konuş minyon bir kadının ağzından.
en sevimli ses tonunla konuş benimle!
kabullenişlerim yavaş sürsün, unutayım konuşurken hayran kaldığım yüz hatlarını.
bir kadın jiletle kesti çocuğunun kordon bağını.
pembeden kahveye dönüştü gökyüzü.
toz bulutlarında kayboldu, bir kadının ciğerlerine değmiş sigara dumanı.
kadının yüzünü kaybetsin istedim beyaz duman, hayalet olsun ve onu sarsın istedim.
koylarında mutlu etmek için çalıştı adamlar, kendi mutluluklarını hiçe sayarak. ve sessizce vefa borcunu ödedi adam kerhane girişinde.
mektep mi deniyordu böyle yerlere?
beyinleriniz penisleriniz kadar ağır değil erkek müsveddeleri!
beyinleriniz karnınızda gün ışığını görmek için bekleyen bir bez kandan daha fazlası değil makyajla gizlenen varlıklar!
ben bir adamı anlattım beyaz duvarları olan bir odada. beyaz duvarlardan tiksiniyorum hocam.
kurşun kalemi alıp karalasam ya duvarları?
bu da mı yasak hocam, yıkmak istiyor canım tüm duvarları, mezarları yakmak istiyor, cansız bedenin kokusunu duymak istiyor.
yapamaz mıyız hiç birini, sevmemiz mi lazım bu yapmacık bedenleri ve onların iğrenç düşüncelerine alet olmalı mıyız?
karalayalım bedenleri, siyah çarşaf altında jartiyerle dolaşan kadınlar gibi olsun bakışlar kurşun kalemimin izinin ardından.
belki de siyah diye seviyorum sahneyi, ve gördüğüm tek ışıkta buluyorum tanrıyı.
boşverin diğer oyuncuları, güçsüz ve korkak hepsi, beynini tüm iğrençliklerle doldurmuş birer saman yığını.
kahrolsun insanlar!
kahrolsun rezillikleriniz!
ben tanrı babanın küçük kızı olarak öleceğim sizin uyuduğunuz bir sabah.
yataklarınız çok rahat değil mi?
batmıyor mu size de dikenleşmiş tüyleriniz veya korkmuyor musun kendinizden.
tiksinmiyor musunuz gerçekten?
neden gözlerimi açık tuttun baba, ya da neden sokak lambalarını diktiler bu sokaklara
ve ben sokak lambalarından uzak bir köprüden geçerken yıldızlara bakarak öptüm güzel adamı.
güzel adamlar, ne zamandan beri sıyrıktı tatsız derilerinden?
çok mu soru soruyorum tanrı baba, gözlerini açtım neden soruyorsun hala diyorsun değil mi?
göz kapaklarımın şişliğinden göremiyorum sanırım ve artık sarktı göz kapaklarım, buruşuk bir kadın oldum sigara dumanının gözüme kaçtığı günden.
güzel baba, bu son can yanışı.
bir daha öldürmez beni kahrolası oyunbaz beyinler.
umutları köpek maması kabına koydum bu gece, ufalayarak.
sabahın beşini beklerim ağlamadan, sigara içmeden ve düşünmeden.
düşünmek öldürüyor baba.
bu gölde mutlu olan insanlar arasında, okyanusa açılma cesareti gösteren beynim bir kaşık hüzne boğuluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder