25 Kasım 2015 Çarşamba

aslında tek istediğim insanların yüzüne yüzüne bağırmakmış, insanlara "kendi kanalizasyon borunuzdan duvarlarıma pislik sıçratmaya çalışmayın!" demek istiyormuşum. üstlerinde kurumuş pisliklerini gözlerinin içine sokmak istiyormuşum.
kanımdaki adrenalin birikintisini hissedebiliyorum. o kadının yüzüne küfretmediğim için kendime kızıyorum. sonra bunu o kadar da umursamamam gerektiğini hatırlayıp bundan sonra insanların yüzüne onların çirkinliklerini vurabileceğim cesareti görüyorum. cesurum, daha cesur. bunu bir ağrı kesici de sağlayabilirdi aslında, hatta bir vitamin bile yapabilirdi bunu. ama ben tek başıma yaptım. kimseye boyun eğmedim ve onlara inanmadım. ben kendi içimde kendi ilacım oldum. ve şuan daha net hissediyorum.
bu boşluktan güzel bir çıkış yaşadım, içsel bir patlama, enerjimi bağırarak dışarı vurma ve insanları umursamayış.
insanları umursamayış.
antidepresanların folyo kısmını kırıp ilacı avucumun içine koydum. ve oturduğum banktan biraz daha doğrulup, gerilip ilacı karşımdaki boklu dereye fırlattım. sonra bunu paketteki tüm ilaçlar için teker teker yaptım. tüm insanlara bunun için küfürler savurdum, anneme telefonda bağırdım. saçımı topladığım yağlı boya fırçamı biraz daha sıkılaştırdım. sizin küçük beyinlerinizi sikeyim dedim. gülümsedim. sondan başlayarak bana haksızlık yapan insanların karşısına geçip "seninle aynı dünyada aynı 'insan' sıfatını taşımaktan tiksiniyorum." diyeceğim. aklına ne gelirse söyleyen o orospu karıya dönüşmeden insanların pislikliklerini yüzlerine vuracağım. beyni küçük insanların arasında beyni küçük bir insana dönüşmeyeceğim.
hala hepinizden tiksiniyorum.
kendi bok kuyunuzda boğulun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder