19 Kasım 2015 Perşembe

ip üzerinde dans eden cambaz,
ipleri el değiştiren bir kukla,
rüzgarda uçuşup toprakta kendi kendine filizlenen yabani otların, toprağa ilk düştüğü andaki hali.
pek de bir fark yok kadının tüm ruh halleri arasında.
başlangıç, ilerleme, savruluş.
hangi zaman aralığında takılı kaldı acaba?
yazar hangi paragraftaki cümleler için saatlerce düşündü?
kadın hangi yazarın yazdığı oyundan kendine pay çıkarıyordu?
öyle umursamaz ve yaşlı gözüküyordu ki, makyajla gençleşme akımına aykırı olmayı başarabilmişti kendi balkonunda.
aslında bu kadar yıpratmaya gerek yoktu kendini, rol için. dünya bile beton denilen makyaj malzemesiyle yeterince bitkin gözükebiliyordu artık.
dünyanın ozon tabakasına bile kocaman bir göz bebeği çizdiler,
bir göz bizi hep yukarıdan izliyor diyebilmek için.
yirmi birinci yüzyılın kadınlarına ayak uyduramadı kadın, ve çirkinliğini benimsedi.
saçların ıslaklığı şehrin tüm isini içine çekti.
balkondan havlusunu silkeledi ağzında yarıya gelmiş sigarası.
sigara bu yüzyılın yemeğiydi, bundan sonrası insan etiydi.
insanlar birbirlerini yeme düşüncesi altında birleşecek, dünyanın sonu yirmi üçüncü yüzyılda gelecekti.
kadın balkon demirlerine dayadı dirseklerini.
aşağıdan bakınca gıdısı belli olmuyordu kadının, varsa da yakışırdı tümlüğüne.
fabrikaların siyah dumanlarına karşılık güzel gösteriyordu sigaranın beyaz dumanı dünyayı.
kadın güzel görüyordu makyaj çirkinliğini ve ciğerine çektiği duman sayesinde, yüzlerdeki rujla boyamıştı kalbini kırmızıya.
yüzünde anlamsız bir gülümseme.
yanlış yüzyıla düşmesinin nedenini soruyordu gökyüzünde görebildiği griliğe.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder