12 Ocak 2016 Salı

birbirinden bağımsız ve tamamen birilerinin hayal gücünden çıkma saçma simgeleri peşpeşe getirip garip sesler çıkarıyoruz. Karnımdan çıkan sesi taklit ediyorum. Parmağım ben kokuyor. Bir an yazılarımdan anlam çıkarmaya çalışan insanlar geliyor aklıma. Belirli dönemler olmuştu, bu dönemlerde değişmeyen tek şey hayatımdaki insanların o sıralar yaşadığımız olaylar hakkında benim düşüncemin en saf halini bilmek istemeleriydi. Onlar bilmek, okumak, beni anlayıp bana göre siper hazırlamak istiyorlardı. Büyük bir savaşın içinde olduğumuz daimi. Bana bile bir savaşın içinde olduğumuzu kabullendirmişlerdi ve ben her savaş sonrası kazandım ya da kaybettim demektense 'yaşasın, bitti' diyebildim. ki bu cümle 'hala vicdanını kaybetmedin kızım' deme şekliydi tanrının. Ne diyordum ben, ha herkesin kendisi gibi gördüğünü söylüyordum insanları. Dışardaki tüm erkekler sapık mesela, bugün otobüste taciz eden yarın öbür gün bir kızın babası. Yine hızlı düşünme dediği şey oldu, yine gözümün önünde bilmiş tavrıyla konuşan bir adam belirdi. Güzel yaşayacaksın kızım diyerek beni öldürmek isteyen turuncu tenli kısa bir adam. Aslında şuan samuray jack yerine başka bir şey olsaydı ne bu yazıyı yazar ne de bu turuncu yapraklı dallarla örtülmüş çukur adamı düşünürdüm. Samuray jack tamam sevilebilir,tarzı farklıdır, kendine güzeldir ama ben onu izlerken kötü bir his doğuyor içime. Samuray jack bitene kadar yazacağım size. Açıkça söylemek gerekirse, insan tek başına olduğu hissinden uzaklaşmamalı. İki ayak üstünde durabiliyorken birine sarılmak için debelenmemeli insan. İstediğim şeyin tadını alınca anladım yalnız kalmak olduğunu. Evden dışarı çıkmıyorum bu aralar, ev çizgi film çikolata ben. Yazının başında bahsettiğim karnındaki seslerim var bir de. Sanırım ben doğarken yitirdiğim çocuklarımdan ölenler var yine. Düzenli olarak katil olmak bu seslere katlanma zorunluluğu getiriyor. Kendi sesimle uyanacak kadar yalnız olmayı sevdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder