3 Ocak 2016 Pazar

parmak uçlarında dans etmek istiyor fakat yataktan çıkmaya üşeniyorum. oturduğum yerde sallanıp duruyorum, bateri kulak zarım. omuzlarımda gitarın tellerine dokunuyorum. saçlarımla adamın boynunu öpüyorum. pembe çoraplarım ve hırkamla, bu salak yurt odasına uyum sağlıyorum. ışıkları kapatın! ışıkları kapatırsanız insanlar ritme uymaya başlayacak. hatta bazılarının içindeki tüm iğrençlikler dışarı çıkacak. insan sadece başkalarından mı utanır kendinden utanmaz mı? karanlıkta kendimizi görmüyor muyuz, ya da birilerinin görüş açına girmiyor muyuz? parmak uçlarımda yatak demirlerinde yürüyorum. buzdolabının rafına kaldırıp koyuyorlar ayaklarımdan, soğuk dolapta sıvılaşıp raf demirlerinin arasında aşağıdaki rafa akıyorum. meyve bölümünden buzdolabının altına akıyorum, tüm pisliklerin daha önce aktığı yere. burası biraz soğuk, hemen şekil veriyorum üstüme başıma. sonra pislikleri toplayıp yerden bir partner yapıyorum kendime, küçük olduğunu tahmin ettiğim bir domatesin dala tutunduğu yeşil kısmını buluyorum köşede. onu da tutup şapka niyetine takıyorum adama. dans etmeye başlıyoruz. beni buzdolabına atanlar benim açtığım müziği kapatıyorlar, rahatsız olduklarını anlıyorum. bağırışmalar duyuyorum, evet müzikten rahatsız olmuşlar. onların bağrışmalarından bir melodi tutturuyorum. pislik adamla parmak uçlarımızda dans etmeye başlıyoruz. aslında parmak ucu yok onun, küçükken yaptığım kardan adam gibi yaptım onu da. ama ben ayak parmaklarımı hissediyorum. güzel parmaklarım var, tırnaklarım uzun, içlerinde çoraplardan kalan pamuk artıkları. sağ ayağımın baş parmağında büyük bir nasır var. serçe parmaklarımın yanındaki parmak aralığında da soyulmalar yaşanıyor. tüm parmaklarımın üzerine oldukça uzun kıllar var. gerçekten çok güzel gözüküyor dans ederken. hayranlık uyandırıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder